YILBAŞI GECESİ
VE TEFEKKÜR
اَلَمْ يَأْنِ
لِلَّذٖينَ اٰمَنُٓوا اَنْ تَخْشَعَ قُلُوبُهُمْ لِذِ كْرِ اللّٰهِ وَمَا نَزَلَ
مِنَ الْحَقِّۙ وَلَا يَكُونُوا كَالَّذٖينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ مِنْ قَبْلُ
فَطَالَ عَلَيْهِمُ الْاَمَدُ فَقَسَتْ قُلُوبُهُمْؕ وَكَثٖيرٌ مِنْهُمْ
فَاسِقُونَ
Hadid suresi 16. ayet: İman edenlerin, Allah’ı anmak ve vahyedilen gerçeği düşünmekten dolayı kalplerinin heyecanla ürperme zamanı gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilmiş ve üzerlerinden uzun zaman geçip kalpleri katılaşmış kimseler gibi olmasınlar. Onlardan birçoğu yoldan çıkmışlardır.
يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ
وَالنَّصَارٰٓى اَوْلِيَٓاءَۘ بَعْضُهُمْ اَوْلِيَٓاءُ بَعْضٍؕ وَمَنْ
يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَاِنَّهُ مِنْهُمْؕ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ
الظَّالِمٖينَ
Maide suresi 51. ayet: Ey iman
edenler! Yahudileri ve Hristiyanları veli edinmeyin. Onlar birbirlerinin
velileridir. Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz o da onlardandır. Allah
zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.
Hadis:
عن أبي سعيد رضي الله عنه، أنَّ النبي صلى الله عليه وسلم قال:
((لَتَتَّبِعُنَّ سَنَنَ مَنْ قَبْلَكُم شِبْرًا بشبْر، وذراعًا بذراع، حتَّى لو
سَلَكُوا جُحْر ضَبٍّ لَسَلَكْتُمُوهُ))؛ قلنا: يا رسول الله؛ اليهودُ
والنَّصارى[1]؟ قال النَّبيُّ صلى الله عليه وسلم: ((فَمَن؟!))؛ رواه الشيخان
Muhakkak sizler karış karış, arşın
arşın sizden öncekilerin yolunu izleyeceksiniz (onların inançları ve
yaşayışlarını ölçü edineceksiniz.) Hatta onlar (insanın giremeyeceği) küçük bir keler
deliğine girseler siz de onları takip edeceksiniz. Biz Yâ Rasulallah! Bu bizden
kimseler Yahudi ve Hristiyanlar mıdır? diye sorduk. Başka kim olacak?
buyurdular. (Buhari ve Müslim’de geçer)
Onların adetlerini, törelerini, törenlerini,
bayramlarını, alametlerini, kıyafetlerini, tarzlarını tabi oldukları usulleri,
israflarını, günah eğlencelerini katiyyen benimsemeyin kabullenmeyin tutmayın
almayın.
Açıklama: Kadi İyad şöyle demiştir:
Hadiste geçen karış, arşın, yol, keler deliğine girme gibi ifadeler şeriatın
yasakladığı ve kınadığı her türlü hususta onlara uymanın temsili bir
anlatımıdır.
Noel Nedir? Hz. İsa Ne Zaman Doğmuştur?
Noel, Latince’de “Tanrı’nın doğum günü” anlamına gelen ve Hz.
Îsâ’nın doğum günü kutlamasını ifade eden dies natalis teriminin Fransızca
karşılığıdır. Noelin kökeni için milattan önce Pagan dinine mensup
kişilerin antik çağlardan beri kutlaya geldikleri 12 günlük kış yıl dönümü
bayramı olduğu bilinmektedir. Hristiyanlıktan önce putperest olan Roma
İmparatorluğu'nda ise 25 Aralık, güneş tanrısının doğum günü olarak
kabul edilip kutladıkları gelenekleridir. Roma İmparatoru Büyük Konstantin’in (1. kostantin), MS 313
yılında Hristiyanlığı kabul etmesiyle diğer pagan gelenekleri gibi güneş gününü
de toplumda barışı korumak ve karma bir din oluşturmak adına Hristiyanlığa
adapte ettirmiştir.
Hz. İsa'nın
doğumundan Hristiyan inancının temelini oluşturan ve Hristiyanlarca kutsal
sayılan Kitab-ı Mukaddes'te yalnızca Luka ve Matta İncillerinde
bahsedilir. Luka İncili'ne göre Hz. İsa'nın doğduğu
zaman çobanlar çayırlarda sürülerini otlatmakta idiler. Çayır olması için
kış ayı olmaması gerekmektedir. Kur’ân’a göre de Hz. Meryem hurmaların taze
olduğu bir zamanda doğum yapmıştır.
وَهُزّٖٓي اِلَيْكِ بِجِذْعِ النَّخْلَةِ تُسَاقِطْ عَلَيْكِ رُطَباً
جَنِياًّؗ
Meryem suresi 25. ayet: (Şu) hurma ağacını da kendine doğru silkele
ki, üzerine taze, olgun hurma dökülsün.
Ayette geçen taze olgun hurma diye rutab kelimesi geçmektedir. Bu
da hurmanın en son aşamasına verilen isimdir. O bölgede ağustos ayında bu hali
almaktadır. Yani Hz. İsa, Kur’ân’ın beyanı ile Luka’ya göre kış ayında
doğmamıştır.
Hz. İsa ve ona inanan ilk havariler Yahudi toplumunda doğup
büyümüştür. Bu nedenle Yahudi toplumunun bir üyesi olarak ilk Hıristiyanların
sünnetli oldukları kabul edilir. Nitekim Hıristiyanlığın Kutsal Kitabı Luka
2/21 de “Sekizinci gün, çocuğu sünnet etme zamanı gelince, kendisine İsa adı
verildi. Bu, O'nun ana rahmine düşmesinden önce meleğin O'na vermiş olduğu
isimdi” ifadesiyle de Hz. İsa’nın Yahudi kuralları gereği sekiz günlükken
sünnet edildiğinden ve ad verildiğinden bahsedilir. Pavlus, Hıristiyanlığın putperestler arasında
yayılmasını kolaylaştırmak için, Yahudi ırkından olmayanların sünnetten muaf
tutulmasını istemiş ve bu da “Havariler Konsili”nde kabul edilmiştir. Hz.
İsa’nın 8. gün sünnet edildiği Luka’da geçtiğine göre yılbaşı olan 1 ocakta
Hz. İsa’nın sünnet kutlaması olarak bazı kiliselerde ayinlerin yapıldığı
bilinmektedir.
Noel bayramıyla Müslümanın ne alakası var? Yılbaşı israfıyla
Müslümanın ne alakası var? Bu bir özentiydi bu bir taklitti. Bu bir benzemeydi.
Bu bir çılgınca günah işleme yarışıydı. Geçmiş hayatının hesabını, muhasebesini
yapacakken geçmiş hayatı unutmak için sayısız günahlar işlendi, insanımız
eğlence adı altında sabahlara kadar sarhoş oldu. Müslümanlara televizyonlarının
başında, ister istemez günahları seyrettirerek günahlara özendirdiler, israfa,
harcamaya özendirdiler. Müslümanın
kitabında yılbaşı gecesi var mı? Müslümanın kitabında içkiyle eğlenmek var mı?
Müslümanın kitabında israf çılgınlığı var mı? Müslümanın gecesinde piyango var
mı?
Yüce Allah A’raf suresi 31. ayette كُلُوا وَاشْرَبُوا وَلَا تُسْرِفُواۚ اِنَّهُ لَا يُحِبُّ
الْمُسْرِفٖينَ Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf
edenleri sevmez. buyurmaktadır. Müslüman ibadet etmek için abdest
alırken bile suyu israf etmekten sakınan bir kimsedir. İbadette bile israftan
kaçınmayı sevgili Peygamberimiz (sav) bizlere tavsiye etmiştir. ( Sa"d,
“Abdestte de mi israf olur?” diye sorunca, Resûlullah (sav), “Evet,
akan bir nehirde(n) bile (abdest alıyor) olsan (israf olur).” diye
cevap verdi. İbn Mâce, Tahâret, 48)
Yılbaşı gecelerinde yaşanan aşırılıklar,
akıl alacak gibi değildir. Yeni bir yıla girerken üzülmek mi sevinmek mi lâzım?
Cinnet geçirircesine işlenen günahlar, lüks harcamalar, israf, bolca tüketilen
içkiler, çokça oynanan kumar vs. Aliya
İzzetbegoviç:”Savaş ölünce değil düşmana benzeyince kaybedilir.” der.
Ülkemizde
öteden beri yılbaşı kutlamalarıyla ilgili olarak yapılan tenkitler ve
gösterilen hassasiyet de bundan kaynaklanır. Yılbaşı ve Noel Kutlamaları Neyin
Sevincidir? Sevgili Peygamberimiz, Müslümanlara farklı bir kimlik kazandırmak
için gönderilmiş bir peygamberdir. Yeme-içme, kılık-kıyafet, hayat tarzı,
ekonomik hayat, eğitim, örf ve adet gibi hususlarda başka toplumlara göre
farklı olmamızı istemiştir.
Doğumla başlayıp ölümle son bulan hayatımızı imtihan bilip ona göre yaşamamız gerekmektedir. Ömür, bize tanınmış bir imtihandır. Öylesine bir imtihan ki, her an bitebilir. Ruhumuzu Allah’a isyan ederken mi teslim etmek isteriz, ibadet ederken mi? Bu sebeple Müslüman yılbaşında nefis muhasebesi yapmalıdır.
ما الدنيا في الآخرةِ إلا مثلُ ما يجعلُ أحدُكم إُصْبُعَه في اليَمِّ ، فلْيَنْظُرْ بِمَ يَرْجِعُ
464. Müstevrid İbni
Şeddâd radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Âhirete göre dünya, sizden birinizin parmağını
denize daldırmasına benzer. O kişi parmağının ne kadarcık bir su ile döndüğüne
baksın.” Müslim, Cennet 55
Açıklama: Ebedî olan âhiret hayatıyla, geçici olan dünya hayatı
kıyaslandığında, bu dünyada geçirdiğimiz hayatın ne kadar kısa ve değersiz
olduğunu bu hadis çok veciz bir şekilde ortaya koyar. Âhiret hayatı uçsuz
bucaksız bir deniz, buna karşılık dünya hayatı bu denize bir parmak batırıldığı
zaman o parmağa değen su kadardır.
ثُمَّ لَتُسْـَٔلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ النَّعٖيمِ Nihayet o gün (size verilen) nimetlerden elbette sorguya
çekileceksiniz.
Nefis Muhasebesi Yapmalıyız
يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا
اللّٰهَ وَلْتَنْظُرْ نَفْسٌ مَا قَدَّمَتْ لِغَدٍۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَؕ اِنَّ
اللّٰهَ خَبٖيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ
Haşr suresi 18. ayet: Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten (itaatsizlikten) sakının.
Herkes yarın için önceden ne göndermiş olduğuna (ne hazırladığına) baksın! Allah’a
karşı gelmekten (itaatsizlikten) sakının; şüphesiz Allah yaptıklarınızdan
hakkıyla haberdardır.
Nefis, insanın istek ve arzu ve ihtiraslarını kapsayan bir
kavramdır. Nefis muhasebesi, kişinin kendisiyle yüzleşmesi, kendini kontrol
etmesidir. Buna günümüzde otokontrol denilmektedir.
Düşünelim: Oturduğumuz
evlerimizde, kullandığımız ev aletlerinde herhangi bir tehlike anında elektrik
kaçağını önlemesi için tesisatı yaparken sigorta konularak evlerimiz koruma
altına alınıyor. Elektrikli aletlere de
acil bir durum için sigorta konuluyor. Sigorta atarsa devreyi kesiyor, elektrik
akımı duruyor. Böylelikle yangının çıkması ve diğer tehlikeler önlenmiş oluyor.
Oturduğumuz evin elektrik sigortası oluyor, şalter oluyor ve acil durumda
atıyor. Peki vücudumuzda böyle bir sigorta bulunamaz mı? Bizi her türlü ahlaki felaketlerden
korumak için bir sigorta olur mu olmaz mı?
Vucudumuzda kötülüklere karşı, cinayetlere karşı, belalara karşı,
her türlü soygunlara karşı, rüşvetlere karşı, yağmalara karşı, yalanlara karşı,
ahlaksızlığa karşı böyle bir sigortanın bulunması lazım. Ahirete iman etmek,
hesap gününe inanmak, öldükten sonrasını düşünmek her türlü harama karşı,
ahlaksızlıklara karşı Yüce Allah’ımızın insan vücuduna yerleştirdiği
sigortadır. Yani tefekkür etmek, nefis muhasebesi yapmak insanın sigortasıdır.
Bir insan içki içerken ya da herhangi bir günahı işlerken Allah’ı
hatırına getirecek, ahiret gününde nasıl o haramın hesabını vereceğini
düşünecek, kıyametin dehşetini düşünerek gözünün önüne cehennemin kükremesi
gelecek ve sigortası atarak o tefekkür insanı haram işlemekten engelleyecektir.
365 gününüz geçmiş gitmiştir hesabını yaptık mı?
365 gün içerisinde sabah namazını kaçırmayan bir Müslüman var mı
içimizde?
365 gün içerisinde kaç tane fakire tasadduk eden insanımız var
içimizde?
365 günümüzü nasıl değerlendirdik? Bunun hesabını yapan kaç
Müslüman var aramızda?
Özetle: Unutmayalım ki ömür sermayesinden
geçen bir yılın sonunda kendini ve yaratılış¸ gayesini unutarak değerlerimizle
örtüşmeyen, insan hayatına katkısı olmayan gayri meşru tutum ve davranışlar
sergilemek bir mümine asla yakışmaz. Yeni bir yılın ilk saatlerinin başka
kültürlere, başka dünyalara ait yılbaşı eğlenceleriyle israfa dönüştürülmesi ne
kadar da düşündürücüdür. Sevap-günah, hayır-şer konularında muhasebe yapılması
gereken saatlerin, emek harcamadan zengin olmak arzusuyla kumar, piyango gibi
şans oyunlarıyla heba edilmesi ne kadar da üzücüdür. Yüce Rabbimiz, ömrümüzün
kalan kısmını geçen kısmından daha hayırlı ve bereketli yaşayabilmeyi bizlere
nasip eylesin. Hesabını veremeyeceğimiz bir hayat yaşamaktan hepimizi muhafaza
eylesin.