KİMDİR ÇOCUK
Çocuk… Evin neşesi, bereketi, umudu… Kur’an’ın ifadesiyle “göz
aydınlığı”dır.
وَالَّذِينَ يَقُولُونَ
رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا
وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ إِمَاماً
Ve onlar ki “Ey Rabbimiz! Bize
eşlerimizden ve çocuklarımızdan gözümüzün aydınlığı olacak insanlar ihsan et ve
bizi, Allah’a karşı gelmekten sakınanlara öder yap.”derler. (Furkan 25/74.)
Erkek ve kadının geleceğe
kalma, adını yaşatma, neslini sürdürme arzusudur.
هُنَالِكَ دَعَا زَكَرِيَّا
رَبَّهُ قَالَ رَبِّ هَبْ لِي مِن لَّدُنْكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةً إِنَّكَ سَمِيعُ الدُّعَاء
“Rabbim! Bana katından temiz bir nesil ihsan et. Şüphesiz sen duayı
hakkıyla işitensin.” (Al-i İmrân, 3/38) niyazına verilen cevaptır.
Bir lütuftur çocuk. İlâhî ikramın adı, nimetin tadıdır…
Çocuk İmtihandır.
Çocuk imtihandır. Varlığıyla
olduğu kadar yokluğuyla da uzun bir imtihan Kur’an’da şöyle buyrulur:
وَاعْلَمُواْ أَنَّمَا
أَمْوَالُكُمْ وَأَوْلاَدُكُمْ فِتْنَةٌ وَأَنَّ اللّهَ عِندَهُ أَجْرٌ عَظِيمٌ
“Bilin ki mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan
vesilesidir.Katında büyük mükâfat olan ise ancak Allah’tır.” (Enfâl, 8/28)
Çocuk Emanettir.
Ve çocuk, Yüce Allah’ın bir aileye verdiği en kıymetli emanettir. Emanettir,
çünkü bize değil, Allah’a ait bir candır.
لِلَّهِ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ يَخْلُقُ مَا يَشَاءُ يَهَبُ لِمَنْ يَشَاءُ
إِنَاثاً وَيَهَبُ لِمَن يَشَاءُ
الذُّكُورَ أَوْ يُزَوِّجُهُمْ ذُكْرَاناً
وَإِنَاثاً وَيَجْعَلُ مَن يَشَاءُ
عَقِيماً إِنَّهُ عَلِيمٌ قَدِيرٌ
“Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır. O, dilediğini
yaratır. Dilediğine kız çocukları, dilediğine erkek çocukları verir. Yahut dilediğine
hem erkek hem de kız evlât verir. Dilediğini de kısır bırakır. O, her şeyi
bilendir, her şeye gücü yetendir.”
(Şûrâ, 42/49-50)
Çocuk topluma da emanettir.
Bir çocuk topluma da emanettir! Onu koruyup gözetmek, haklarını
çiğnememek, büyüyüp gelişmesine, okuyup öğrenmesine destek olmak anne babasının
olduğu kadar toplumun da görevidir.
Bireydir çocuk.
Kendine özgü zevkleri, alışkanlıkları, fikirleri, kararları olan
bambaşka bir birey… Çocuk da en az bir yetişkin kadar saygıya layıktır! O da en
şerefli varlık olarak yaratılan insan soyunun bir üyesidir, o da mükerremdir…
ÇOCUKLAR BİZDEN FARKLIDIR
Her çocuk
özeldir.
Nasıl yetişkinler birbirinin aynı değilse, çocuklar da öyledir.
Fıtratları farklı farklıdır. Her birine kişiliğinin kodları, yetenekleri ya da
zayıf yönleri dikkate alınarak itinayla davranılmalıdır.
Görerek
öğrenirler.
Çocuklar
her an bizi izler, davranışlarımızı taklit eder, bizim gibi olmak isterler. Çocuklara
“iyi örnek olmak”, onları iyi eğitmenin en kestirme yoludur!
Kolay
inanırlar.
Çocuklar
ne söyleseniz inanırlar. Size güvenirler, çünkü size hayrandırlar. Bu yüzden
onlara dürüst davranmalısınız.
Meraklıdırlar.
Her şey yenidir onlar için. Eşyalar, duygular, insanlar, hayvanlar…
Merak duygusunu teşvik etmelisiniz ama aynı zamanda başkalarının özeline
saygılı olmayı da sizden öğrenmeli.
Soyut kavramları anlayamazlar.
İlk başta onlar için zaman, düşünceler, duygular karmakarışıktır. Hayal
ve gerçeği ayırt edemediklerini dikkate alarak edebi konuşmalar yapmaktan ve
hayal dünyalarında ürettiklerini dinlerken onları yalancılıkla suçlamaktan
kaçınmalısınız.
Bencildirler.
Dünyanın merkezinde kendileri var zannederler. Her şey onlar
içindir sanırlar. Sabredin! Paylaşmayı, diğer insanların da hakları olduğunu
büyüdükçe öğrenecekler...
Duygularını gizleyemezler.
Duygularını saklayamazlar ve sevinci de hüznü de öfkeyi de çok
coşkulu yaşarlar… Onu anlamaya çalışın; tıpkı sizin gibi onun da duyguları
değerli ve duygu kontrolünü sizden öğrenecek.
Enerjiktirler.
O
küçücük vücuda o kadar enerjinin nasıl sığdığını anlayamazsınız. Bizi çok
zorlasa da onları hayata hazırlayan bu enerjidir. Anne baba olarak ezmeden,
üzmeden bu enerjiyi doğru şekilde yönlendirmeyi öğrenmelisiniz.
Hayatı ve olayları algılayışları yetişkinler gibi değildir.
Hayata farklı bir pencereden bakarlar. Bilebildikleri kadar yorumlamaya,
hatırladıkları kadar benzetmeye, zannettikleri gibi sonuç çıkarmaya çalışırlar.
Mantıklı ya da tutarlı olmalarını beklerken belki bir daha düşünmelisiniz!
Farklı yaş dönemlerinde farklı özellikler gösterirler.
Her dönemde farklılaşır çocuk; farklı davranır, farklı düşünür,
farklı hisseder. Şaşırmamak, bocalamamak ve doğru davranmak istiyorsanız, anne
baba olarak bir çocuğun gelişim özelliklerini bilmeli ve çocuğunuzu iyi gözlemlemelisiniz.
ÇOCUKLARLA İLETİŞİMDE NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?
Çocuk olduklarını unutmayın!
Hurma ağaçlarını taşlayan bir çocuğu cezalandırması için kendisine
getirdiklerinde, Peygamberimizin onunla nasıl konuştuğu hatırlanmalıdır.
كنت غلاما أرمي نخل الأنصار فأتي بي النبي - صلى الله عليه وسلم -
فقال : " يا غلام ! لم ترمي النخل ؟ " قلت : آكل . قال : " فلا ترم
، وكل مما سقط في أسفلها " ثم مسح رأسه فقال " اللهم أشبع بطنه "
Peygamberimiz çocuğa: “Yavrum, ağaçları niye taşlıyorsun?” diye
sormuş ve karnının aç olduğunu öğrendiğinde, “Hurma ağaçlarını taşlama da
altlarına dökülenleri ye.” diyerek ona doğruyu öğretmiş, cezalandırmadığı
gibi başını okşayarak, “Allah’ım, bu yavrunun karnını doyur.” diye dua
etmişti. (Ebû Dâvûd, Cihad, 93)
Önce onları dinleyin!
Bir yetişkin, kendisi konuşmaya başlamadan önce çocuğa kulak
vermelidir. Dinliyormuş gibi yapmamalı, aksine büyük ve önemli bir kişiyi
dinlercesine çocuğu dikkatle dinlemelidir.
Sade ve yapıcı cümlelerle konuşun!
Çocukların kelime hazineleri bizim kadar gelişmemiştir. Onlarla konuşurken
kısa ve sade konuşmalı, bütün vücudumuzla ona dönmeli ve gözlerine bakmalıyız.
Sevginizi
göstermekten çekinmeyin!
Herkes gibi çocuk da sevildiğini bilmek ister. Bir çocuğa sevgi sunmak
onu şımartmaz, sadece değerli ve mutlu
hissettirir.
عن أسامة بن زيد رضي الله عنهما كان رسول الله صلى الله عليه
وسلم يأخذني فيقعُدُنِي على فَخِذِه ويقعد الحسن على فخذه الأخرى ثم يَضُمُّهما
ثم يقول اللهم ارْحَمْهما فإني أرْحَمُهما
Sevgili Peygamberimiz bir dizine küçük Üsâme’yi bir dizine de
torunu Hasan’ı oturtur, sımsıkı kucaklayıp bağrına basar sonra da “Allah’ım!
Bu ikisine rahmet eyle! Çünkü ben bunlara karşı şefkat doluyum.” derdi…
(Buhârî, Edeb, 22)
Babanın yeri doldurulamaz!
Çocuğun gelişiminde her ne kadar anne ön planda gibi görünse de,
babanın vazgeçilemez bir yeri vardır. Sevgili Peygamberimiz bir baba olarak;
rehberlik eden, kural koyan ama disiplinle şiddeti birbirine karıştırmaması
gereken bir merhamet timsalidir.
Babası sayesinde hürmetli bir evlât, dirayetli bir anne, muhabbetli
bir eş olur Hz. Fatıma.
BENİM HAKLARIM VAR
Yaşamaya hakkım var
Her çocuğun yaşama ve gelişme hakkı vardır. Rabbimiz bu konuda bizi
şöyle uyarır:
وَلاَ تَقْتُلُواْ أَوْلادَكُمْ خَشْيَةَ إِمْلاقٍ نَّحْنُ نَرْزُقُهُمْ وَإِيَّاكُم إنَّ
قَتْلَهُمْ كَانَ خِطْءاً كَبِيراً
“Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin! Biz onların da
sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır.” (İsrâ, 17/31) Öyleyse anne baba olmak, hayatı da rızkı da verenin
Allah olduğunu unutmamaktır…
İsim
hakkım var
Her çocuk insan onuruna yakışır bir şekilde güzel bir isim alma hakkına sahiptir. Peygamberimiz şöyle buyurur:
“إِنَّكُمْ تُدْعَوْنَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ بِأَسْمَائِكُمْ وَأَسْمَاءِ
آبَائِكُمْ فَأَحْسِنُوا أَسْمَاءَكُمْ.”
l“Kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağırılacaksınız.
O hâlde güzel isimler koyunuz.” (Ebû Dâvûd,
Edeb, 61)
Anne babamı tanıma hakkım var
Her çocuğun anne babasını tanıma ve onlar tarafından bakılma hakkı
vardır. Peygamberimiz şöyle buyurur:
“… أَيُّمَا رَجُلٍ جَحَدَ وَلَدَهُ وَهُوَ يَنْظُرُ إِلَيْهِ احْتَجَبَ اللَّهُ
مِنْهُ وَفَضَحَهُ عَلَى رُءُوسِ الأَوَّلِينَ وَالآخِرِينَ.”
“Kim göz göre göre çocuğunun kendisine ait olduğunu inkâr ederse
Allah da (kıyamet günü) ondan öylece uzaklaşır ve gelmiş geçmiş herkesin önünde
onu rezil eder.” (Ebû Dâvûd, Talâk, 28-29)
Ailemle
yaşama hakkım var
Her çocuğun ailesiyle birlikte yaşama hakkı vardır. Peygamberimiz şöyle
buyurur:
مَنْ فَرَّقَ بَيْنَ الْوَالِدَةِ وَوَلَدِهَا فَرَّقَ اللَّهُ بَيْنَهُ
وَبَيْنَ أَحِبَّتِهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ
“Kim bir anneyi yavrusundan ayırırsa, Allah da kıyamet günü onu
sevdiklerinden ayırır.” (Tirmizi,
Büyû’, 52)
Benim fikirlerim var
Her çocuğun görüşlerini belirtme, düşüncelerini ifade etme hakkı
vardır.
Sevgili Peygamberimiz bir gün elindeki içeceği ikram etmek üzere
sağ tarafına dönmüştü. Sağında bir çocuk, solunda ise ashâbın yaşlıları vardı.
أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أُتِىَ بِشَرَابٍ فَشَرِبَ مِنْهُ
وَعَنْ يَمِينِهِ غُلاَمٌ وَعَنْ يَسَارِهِ أَشْيَاخٌ فَقَالَ لِلْغُلاَمِ «
أَتَأْذَنُ لِى أَنْ أُعْطِىَ هَؤُلاَءِ » . فَقَالَ الْغُلاَمُ لاَ . وَاللَّهِ
لاَ أُوثِرُ بِنَصِيبِى مِنْكَ أَحَدًا » . قَالَ فَتَلَّهُ رَسُولُ اللَّهِ صلى
الله عليه وسلم فِى يَدِهِ
“Meşrubatı önce bu yaşlılara vermeme izin verir misin?” diye çocuğa sordu. Ama akıllı çocuk “Hayır! Vallahi, senden gelen
nasibimi kimseye kaptıramam.” diye cevap vermişti. Bunun üzerine peygamberimiz
ikrama çocuktan başladı. (Müslim, Eşribe, 127)
Onurum var
Her çocuğun onurunu koruma hakkı vardır. Ona seslenirken, nasihat
ederken, bir iş verirken, cezalandırırken onurunu kırmamaya dikkat etmelidir.
Yedi yaşından itibaren Peygamberimizin yanında büyüyen Hz. Enes’in şu ifadesi
dikkat çekicidir:
عَنْ أَنَسِ [بْنِ مَالِكٍ] قَالَ: خَدَمْتُ رَسُولَ اللَّهِ (صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ وَ سَلَّمْ) عَشْرَ سِنِينَ، وَاللَّهِ! مَا قَالَ لِى: أُفًّا قَطُّ،
وَلاَ قَالَ لِى لِشَيْءٍ: لِمَ فَعَلْتَ كَذَا؟ وَهَلاَّ فَعَلْتَ كَذَا؟
“Resûlullah’a (sav) on sene hizmet ettim. Vallahi bana bir kez
olsun ‘Öf!’ bile demedi. Herhangi bir şeyden dolayı, ‘Niçin böyle
yaptın?’ ya da ‘Şöyle yapsaydın ya!’ diye azarlamadı.” (Müslim, Fedâil,
51)
Öğrenmeye hakkım var
Her çocuğun hayatını sürdürmesi için gerekli bilgilere ulaşma hakkı
vardır. Sağlıklı ve başarılı bir hayat sürdürebilmek için bilgi ve becerilerini
geliştirmek zorunda olan çocuk, her konuda büyüklerin desteğine muhtaçtır.
Oyun oynama hakkım var
Her çocuğun oyun oynama hakkı vardır. Çocuk kurallara uymayı, sıra
beklemeyi, kaybetmeyi ve kazanmayı, toplumsal rolleri, iletişim kurmayı,
problemlerine çözüm üretmeyi oyun esnasında öğrenir.
Mahmud b. Rebi’ diyor ki:
عَنْ مَحْمُودِ بْنِ الرَّبِيعِ قَالَ عَقَلْتُ مِنَ النَّبِىِّ صلى الله عليه
وسلم مَجَّةً مَجَّهَا فِى وَجْهِى وَأَنَا ابْنُ خَمْسِ سِنِينَ مِنْ دَلْوٍ .
“Ben beş yaşındayken Hz. Peygamber’in (sav) eğilip bir kovadan ağzına
su alarak (oynamak için) yüzüme püskürttüğünü hatırlıyorum.”(Buhârî, İlim, 18)
Suiistimalden ve ihmalden korunma hakkım var
İhmal etmemek, çocuğun bedensel ihtiyaçları kadar duygusal ve
zihinsel ihtiyaçlarını da düşünerek bütün varlığımızla yavrumuzun üstüne
titremektir. Kimi zaman bir çift tatlı sözün yüzlerce pahalı çikolatadan daha kıymetli
olduğunu kim inkâr edebilir ki!
Çocuğu terbiye etmek adına dövmek, bağırıp çağırmak, kıyaslamak,
alay etmek, duygularını önemsememek ya da inciterek cezalandırmak Sevgili
Peygamberimizin yaşam tarzına tamamen terstir.
Hem baba, hem dede, hem de ümmetin önderi olarak Merhamet Peygamberi
(sav) hiçbir çocuğu incitmemiş, incitenleri sert bir şekilde ikaz etmiştir.
Onun koyduğu ilke gayet açıktır:
لَيْس مِنَّا مَنْ لَمْ يَرْحَمْ صَغِيرَنَا وَيُوَقِّرْ كَبِيرَنَا
“Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen
bizden değildir!” (Tirmizî, Birr ve Sıla, 15)
Art niyetli kişilere karşı da korunmalıdır çocuk. Anne babası ona mahremiyet bilinci aşılamalı, kendi bedenini korumayı, değerlerine sahip çıkmayı öğretmelidir. Sonuçta bugün
korunan çocuk, yarına umut ve güven taşıyacaktır…
Diyanet İşleri Başkanlığı
Aile ve Dini Rehberlik Daire Başkanlığı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder