AİLEMDE BİR GENÇ VAR
Nedir Gençlik?
Çocukluktan çıkmanın verdiği heyecanla filizlenen
umutların baharı…
Her gün gelişen ve güçlenen bir beden, coşan duygular,
keşfedilen bir manevi soluk... Gün gelip durulacak, olgunlaşarak insanlık
ailesine katılacak bir kişiliğin inşa yılları…
Gençlik enerjisi, Yüce Allah’ın emirleri doğrultusunda yönlendirildiğinde
ortaya muazzam güzellikler çıkacaktır, örneklerini tarih boyunca gördüğümüz
gibi...
Gencecik yaşta, puta tapan kavmiyle tek başına mücadele eden Hz. İbrahim
(Enbiyâ, 21/51-70),
وَلَقَدْ آتَيْنَا إِبْرَاهِيمَ
رُشْدَهُ مِن قَبْلُ وَكُنَّا بِه عَالِمِينَ {51} إِذْ قَالَ
لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَا هَذِهِ التَّمَاثِيلُ الَّتِي
أَنتُمْ لَهَا عَاكِفُونَ {52}
قَالُوا وَجَدْنَا آبَاءنَا لَهَا عَابِدِينَ {53} قَالَ لَقَدْ كُنتُمْ أَنتُمْ وَآبَاؤُكُمْ فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ {54} قَالُوا أَجِئْتَنَا بِالْحَقِّ أَمْ أَنتَ مِنَ اللَّاعِبِينَ {55} قَالَ بَل
رَّبُّكُمْ رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ الَّذِي فَطَرَهُنَّ وَأَنَا عَلَى ذَلِكُم مِّنَ الشَّاهِدِينَ
51. Andolsun biz İbrahim'e daha önce rüşdünü vermiştik.
Biz onu iyi tanırdık.
Tefsirlerde, ayetteki “rüşd” kelimesinin peygamberlik anlamına yahut Hz. İbrahim’in risaletten önce de sahip olduğu hidayet ve doğruluk manasına geldiği belirtilmiştir.
Tefsirlerde, ayetteki “rüşd” kelimesinin peygamberlik anlamına yahut Hz. İbrahim’in risaletten önce de sahip olduğu hidayet ve doğruluk manasına geldiği belirtilmiştir.
52. O, babasına ve kavmine: Şu karşısına geçip tapmakta olduğunuz heykeller de ne oluyor? demişti.
53. Dediler ki: Biz, babalarımızı bunlara tapar kimseler bulduk.
54. Doğrusu, siz de, babalarınız da açık bir sapıklık içindesiniz, dedi.
55. Dediler ki: Bize gerçeği mi getirdin, yoksa sen oyunbazlardan biri misin?
56. Hayır, dedi, sizin Rabbiniz, yarattığı göklerin ve yerin de Rabbidir ve ben buna şahitlik edenlerdenim.
Dürüstlük ve iffetiyle nefsine dur diyerek, Mısır’a
vezir olan Hz. Yusuf (Yusuf, 12/22-56),
وَلَمَّا بَلَغَ أَشُدَّهُ آتَيْنَاهُ حُكْماً وَعِلْماً وَكَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ
{22} وَرَاوَدَتْهُ الَّتِي هُوَ فِي
بَيْتِهَا عَن نَّفْسِهِ وَغَلَّقَتِ الأَبْوَابَ وَقَالَتْ هَيْتَ لَكَ قَالَ مَعَاذَ اللّهِ
إِنَّهُ رَبِّي أَحْسَنَ مَثْوَايَ إِنَّهُ لاَ يُفْلِحُ
الظَّالِمُونَ
22. (Yusuf) erginlik çağına erişince, ona (isabetle) hükmetme
(yeteneği) ve ilim verdik. İşte güzel davrananları biz böyle mükâfatlandırırız.
23. Evinde bulunduğu kadın, onun nefsinden murat almak
istedi, kapıları iyice kapattı ve "Haydi gel!" dedi. O da"
(Hâşâ), Allah'a sığınırım! Zira kocanız benim velinimetimdir, bana güzel
davrandı. Gerçek şu ki, zalimler iflah olmaz!" dedi.
24. Andolsun ki, kadın ona meyletti. Eğer Rabbinin işaret ve ikazını görmeseydi o da kadına meyletmişti. İşte böylece biz, kötülük ve fuhşu ondan uzaklaştırmak için (delilimizi gösterdik). Şüphesiz o ihlâslı kullarımızdandı.
25. İkisi de kapıya doğru koştular. Kadın onun gömleğini arkadan yırttı. Kapının yanında onun kocasına rastladılar. Kadın dedi ki: Senin ailene kötülük etmek isteyenin cezası, zindana atılmaktan veya elem verici bir işkenceden başka ne olabilir!
26. Yusuf: "Asıl kendisi benim nefsimden murat almak istedi" dedi. Kadının akrabasından biri şöyle şahitlik etti: "Eğer gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru söylemiştir, bu ise yalancılardandır."
27. "Eğer gömleği arkadan yırtılmışsa, kadın yalan söylemiştir. Bu ise doğru söyleyenlerdendir."
28. (Kocası, Yusuf'un gömleğinin) arkadan yırtılmış olduğunu görünce, (kadına): "Şüphesiz, dedi; bu, sizin tuzağınızdır. Sizin tuzağınız gerçekten büyüktür."
29. "Ey Yusuf! Sen bundan (olanları söylemekten) vazgeç! (Ey kadın!) Sen de günahının affını dile! Çünkü sen günahkârlardan oldun"
30. Şehirdeki bazı kadınlar dediler ki: Azizin karısı, delikanlısının nefsinden murat almak istiyormuş; Yusufun sevdası onun kalbine işlemiş! Biz onu gerçekten açık bir sapıklık içinde görüyoruz.
31. Kadın, onların dedikodusunu duyunca, onlara dâvetçi gönderdi; onlar için dayanacak yastıklar hazırladı. Herbirine bir bıçak verdi. (Kadınlar meyveleri soyarken Yusufa): "Çık karşılarına!" dedi. Kadınlar onu görünce, onun büyüklüğünü anladılar. (Şaşkınlıklarından) ellerini kestiler ve dediler ki: Hâşâ Rabbimiz! Bu bir beşer değil... Bu ancak üstün bir melektir!
32. Kadın dedi ki: İşte hakkında beni kınadığınız şahıs budur. Ben onun nefsinden murat almak istedim. Fakat o, (bundan) şiddetle sakındı. Andolsun, eğer o kendisine emredeceğimi yapmazsa mutlaka zindana atılacak ve elbette sürünenlerden olacaktır!
33. (Yusuf:) Rabbim! Bana zindan, bunların benden istediklerinden daha iyidir! Eğer onların hilelerini benden çevirmezsen, onlara meyleder ve cahillerden olurum! dedi.
34. Rabbi onun duasını kabul etti ve onların hilesini uzaklaştırdı. Çünkü O çok iyi işiten, pek iyi bilendir.
24. Andolsun ki, kadın ona meyletti. Eğer Rabbinin işaret ve ikazını görmeseydi o da kadına meyletmişti. İşte böylece biz, kötülük ve fuhşu ondan uzaklaştırmak için (delilimizi gösterdik). Şüphesiz o ihlâslı kullarımızdandı.
25. İkisi de kapıya doğru koştular. Kadın onun gömleğini arkadan yırttı. Kapının yanında onun kocasına rastladılar. Kadın dedi ki: Senin ailene kötülük etmek isteyenin cezası, zindana atılmaktan veya elem verici bir işkenceden başka ne olabilir!
26. Yusuf: "Asıl kendisi benim nefsimden murat almak istedi" dedi. Kadının akrabasından biri şöyle şahitlik etti: "Eğer gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru söylemiştir, bu ise yalancılardandır."
27. "Eğer gömleği arkadan yırtılmışsa, kadın yalan söylemiştir. Bu ise doğru söyleyenlerdendir."
28. (Kocası, Yusuf'un gömleğinin) arkadan yırtılmış olduğunu görünce, (kadına): "Şüphesiz, dedi; bu, sizin tuzağınızdır. Sizin tuzağınız gerçekten büyüktür."
29. "Ey Yusuf! Sen bundan (olanları söylemekten) vazgeç! (Ey kadın!) Sen de günahının affını dile! Çünkü sen günahkârlardan oldun"
30. Şehirdeki bazı kadınlar dediler ki: Azizin karısı, delikanlısının nefsinden murat almak istiyormuş; Yusufun sevdası onun kalbine işlemiş! Biz onu gerçekten açık bir sapıklık içinde görüyoruz.
31. Kadın, onların dedikodusunu duyunca, onlara dâvetçi gönderdi; onlar için dayanacak yastıklar hazırladı. Herbirine bir bıçak verdi. (Kadınlar meyveleri soyarken Yusufa): "Çık karşılarına!" dedi. Kadınlar onu görünce, onun büyüklüğünü anladılar. (Şaşkınlıklarından) ellerini kestiler ve dediler ki: Hâşâ Rabbimiz! Bu bir beşer değil... Bu ancak üstün bir melektir!
32. Kadın dedi ki: İşte hakkında beni kınadığınız şahıs budur. Ben onun nefsinden murat almak istedim. Fakat o, (bundan) şiddetle sakındı. Andolsun, eğer o kendisine emredeceğimi yapmazsa mutlaka zindana atılacak ve elbette sürünenlerden olacaktır!
33. (Yusuf:) Rabbim! Bana zindan, bunların benden istediklerinden daha iyidir! Eğer onların hilelerini benden çevirmezsen, onlara meyleder ve cahillerden olurum! dedi.
34. Rabbi onun duasını kabul etti ve onların hilesini uzaklaştırdı. Çünkü O çok iyi işiten, pek iyi bilendir.
İnandıkları gibi yaşayabilme uğruna diyarlarını terk
eden Ashab-ı Kehf gençleri… (Kehf,
18/10-13).
إِذْ أَوَى الْفِتْيَةُ إِلَى
الْكَهْفِ فَقَالُوا رَبَّنَا آتِنَا مِن لَّدُنكَ رَحْمَةً وَهَيِّئْ لَنَا مِنْ أَمْرِنَا رَشَداً {10} فَضَرَبْنَا عَلَى آذَانِهِمْ فِي الْكَهْفِ سِنِينَ عَدَداً {11} ثُمَّ بَعَثْنَاهُمْ لِنَعْلَمَ أَيُّ
الْحِزْبَيْنِ أَحْصَى لِمَا لَبِثُوا أَمَداً
{12} نَحْنُ نَقُصُّ عَلَيْكَ نَبَأَهُم بِالْحَقِّ إِنَّهُمْ فِتْيَةٌ آمَنُوا بِرَبِّهِمْ وَزِدْنَاهُمْ هُدًى
10. O (yiğit) gençler mağaraya sığınmışlar ve: Rabbimiz! Bize
tarafından rahmet ver ve bize, (şu) durumumuzdan bir kurtuluş yolu hazırla!
demişlerdi.
11. Bunun üzerine biz de o mağarada onların kulaklarına nice yıllar perde koyduk (uykuya daldırdık.)
12. Sonra da iki guruptan (Ashâb-ı Kehf ile hasımlarından) hangisinin kaldıkları müddeti daha iyi hesap edeceğini görelim diye onları uyandırdık.
13. Biz sana onların başından geçenleri gerçek olarak anlatıyoruz. Hakikaten onlar, Rablerine inanmış gençlerdi. Biz de onların hidayetini arttırdık.
11. Bunun üzerine biz de o mağarada onların kulaklarına nice yıllar perde koyduk (uykuya daldırdık.)
12. Sonra da iki guruptan (Ashâb-ı Kehf ile hasımlarından) hangisinin kaldıkları müddeti daha iyi hesap edeceğini görelim diye onları uyandırdık.
13. Biz sana onların başından geçenleri gerçek olarak anlatıyoruz. Hakikaten onlar, Rablerine inanmış gençlerdi. Biz de onların hidayetini arttırdık.
Artık çocuk olmadığını kabul etmek, varlığına saygı duymak ve güvenmek
gencin can suyudur aslında. Peygamberimizin İslam’ı gizli olarak anlattığı ilk
yıllarda, Allah’ın ayetlerini duyurmak için on yedi yaşındaki Erkam’ın
evini seçmesi ne kadar onur vericidir!
Allah Resûlü gençlere güvenmiş, onlara önemli görevler vererek
kendini geliştirme ve topluma hizmet etme fırsatı tanımıştır.
Kulluk
bilinci ile büyüyen ve gençlik coşkusuna rağmen harama düşmeyen genç, “Allah’ın
gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı o dehşetli kıyamet günü arşın gölgesi
altında gölgelenecek yedi sınıf insandan biri” değil midir? (Buhârî, Ezân, 36)
Ben GENCİM. Gencim!
Duyguları değişkendir. Bazen istikrarsız bazen kararsız
görünmeleri hep bundandır. Genç, ergenlik ile oldukça hızlı bir değişime ayak uydurmak
zorunda kalır. Çok sık sinirlilik hâli, hırçınlık ya da alınganlık gösterir. İniş
çıkışlar yaşar.
Çevresi
tarafından beğenilmeyi, insanların kendisini sevmesini ve yeni arkadaşlar
edinmeyi ister. Beğenilmek, özellikle karşı cins tarafından değerli görülmek bazen
her şeyden önemli görünebilir.
“Ben
buradayım” demek ve yeni bir kimlik oluşturmak istiyorum.
Genç, büyüklerinden öğrendiği her şeyi birer yapı malzemesi olarak
kullanır ve kendini inşa eder. İtiraz eder, eleştirir, en doğru fikrin ona ait
olduğuna inanır. Biraz sabırlı olursak, denemelerini hoş görüyle karşılarsak rotasını
bulması kolaylaşacaktır.
Arkadaşları olsun, bir gruba ait olmak ister.
Kimliğini oluştururken bir gruba ait olmak, o grup içinde kendini
var etmek ister. Kendisiyle benzer özellikler gösteren, aynı sorun ve
deneyimleri yaşayan arkadaşlarıyla her şeyini paylaşabildiğini düşünür.
Onu anlayanların arasında mutludur, özgürdür.
Bağımsız olmak ister.
Genç için özgürlük, büyüdüğünün kabul edilmesidir. Karşı çıkması,
tartışmaya her an hazır olması bu özgürlük çabasındandır. “Hayır” diyebilmek,
onun için bağımsızlığının işaretidir.
Kendi dünyasında önemli gördüğü bir konu için ciddi fedakârlıklarda
bulunabilir. Çünkü bu onun seçimidir!
Pek çok şeyi yeni öğrenir: Tartışmayı, fikir öne sürmeyi, toplumsal
kuralları…
Genç toplumsal kuralları öğrenmeye ve anlamaya, bir taraftan da
sorgulamaya ve değiştirmeye çalışır. Belki de bu yüzden denilir ki, “İnsan gençliğinde
öğrenir, yaşlılığında anlar.”
Sosyal kabule de ihtiyacı vardır.
Sorumluluklar üstlenerek kendini ispatlamak istese de çoğu zaman
yetişkinler bunun için erken olduğunu düşünür. O da herkes gibi anlaşılmayı,
kabul görmeyi ve kendini önemli hissetmeyi ister.
MADDE BAĞIMLILIĞI VE GENÇLİK
Çocuklarda sevgi, ilgi ve denetim
eksikliği madde bağımlılığına yol açmaktadır. Başlangıç sebebi ailevi problemler,
zararlı arkadaş çevresi, maddi-manevi huzursuzluklar, psikolojik problemler ile
çocuktaki sevgi, ilgi ve denetim eksikliğidir.
Başlangıç
yaşı ortalama 13-14 yaş civarıdır.
En
yaygın kullanım 14-29 yaş arasıdır.
Kimler Risk Altındadır?
İlgisiz,
sevgisiz, problemli aile ortamı.
Aşırı
baskıcı aile ortamı.
Okulda
başarısız olan çocuklar.
Travma
geçiren çocuklar. Kayıp, kaza, taciz vb.
Arkadaşı
olmayan yalnız ve mutsuz çocuklar.
Sosyal
aktivite yapmayan içe kapanan çocuklar.
Madde Kullanımına Başlama Sinyalleri
Derslerinde
başarısız olmaya başlaması
Odasına
kapanma/Hayattan soğuma
Sosyal
başarısızlık/Geç saatlere kadar dışarıda vakit geçirme
Normalden
daha sinirli bir tutum/Asilik
Uyku
düzensizliği
Ailevi
problemler
Kilo
kaybı
Özbakımında
değişimler, temizlik eksikliği
Mutsuzluk/Kaygılar/Korkular
Aşırı
para harcama
Sağlık
problemleri
Ailelere Düşen Görevler
Anne
baba çocukları ile ilgili olmalı, arkadaşlarını tanımalı.
Okul
başarısı için destek ve çocuğun durumunu takip.
Sosyal
aktivitelere katılım.
Kitap
okuma, film izleme gibi ev içi aktivitelere teşvik.
Sorumluluklarını
bilen, donanımları güçlü, milli ve manevi değerlerine bağlı, değerleri ile
uyumlu, ahlaklı, duyarlı ve bilinçli bir birey yetiştirmeliyiz.
BİR GENÇ BİZDEN NE İSTER
Kendisini
Dinlememizi İster
Söyledikleri önemsiz bile görünse de onu dikkatle dinlemeli, sözünü
kesmeden, eleştirmeden ona zaman ayırmalıdır. Kendisine kulak veren,
fikirlerini önemseyen birinin olması, gencin kendisine güven duymasını ve onu dinleyen
ile sıkı bağlar geliştirmesini sağlar.
Peygamberimiz, zina etmek için kendisinden izin isteyen genci dinlemiş
onu ikna ederek vazgeçirmiş ve ona dua etmiştir. “Allah’ım, bu gencin günahını
bağışla, kalbini temizle, ırzını koru!” (İbn Hanbel, V, 257)
Gencin bizimle konuşmaya karar vermesi, sıkıntı yahut talebini dile
getirmesi onunla bağ kurabilmek adına çok önemli bir fırsattır. Unutmamalıyız
ki problemlerini dinlemediğimiz gençler, bizim bulduğumuz çözümleri
dinlemeyecektir.
Kırıp dökerek, alay ederek, inciterek değil; yapıcı ve saygılı bir üslupla,
henüz oluşturmaya çalıştığı şahsiyetini örselemeden konuşmalıyız.
Sakin ve sabırlı davranmalıyız
Gence, çatışma anında sakin davranmalı ve büyüklüğün bizde kalması
gerektiğini unutmamalıdır. Onu tehdit etmemeli ve onunla inatlaşmamalıdır. Düşe
kalka öğrenmesine fırsat vermeli ve sabrederek dua etmelidir.
Hata değil, çare bulun.
Anne babalar olarak bizim, evlat olarak da gencin öğrenmesi gereken
temel düstur, hayatta yanlış ve hatanın olabileceğidir. Esas olan, hata veya
yanlışı fark edip ondan dönebilmek, doğruya yönelebilmektir. Zira hatalar fark
edildiğinde, içlerinde önemli dersleri de barındırır.
Güvenin
ve sorumluluk verin.
Gencin düşünceleri yetişkinlerle uyuşmasa da önemsenmeli, teklifi
yanlış olsa bile zihnî gayreti takdir edilmelidir. Sorumluluk da verilmelidir
gence. Gencin hayatında bağımsızlık ile sorumluluk denge içinde olduğunda, başarılı
olmanın hazzını hissedecektir.
Sınırlarınızı, kurallarınızı ve beklentilerinizi ona anlatın.
Anne baba, ihtiyaç duyduğu toplumsal ve ahlaki sınırları gence göstermeli
ve beklentilerinde tutarlı olmalıdır. Aile, değerlerin yaşandığı, sınır ve
kuralların sağlam bir mihenk ile belirlendiği ortam olmalıdır. Zira değişkenlik,
kararsızlık, tutarsızlık ebeveyn için değil ancak gençler için normal olabilir.
Olumlu bir arkadaş çevresi oluşturması için yardım edin. Arkadaşlarını
tanıyın.
Anne baba “Oğlumun/kızımın arkadaşları kimler?” sorusuna cevap
verebilmelidir.
Peygamber Efendimiz: “İyi arkadaşla kِtü
arkadaşın örneği, misk taşıyan kimse ile körük üfüren kimse gibidir. Misk taşıyan
ya sana onu ikram eder, ya sen ondan misk satın alırsın ya da ondan güzel bir koku
alırsın. Körük üfüren kimse ise ya elbiseni yakar ya da ondan kِtü bir koku alırsın!” (Müslim, Birr ve Sıla,
146) buyurmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder