HOŞ GELDİN YA ŞEHRİ RAMAZAN
1. Ramazan
nedir? Ramazan ayının önemi nereden gelmektedir.
2. Ramazanı
nasıl karşılamalıyız?
3. Ramazanın
başlıca özellikleri nelerdir?
4. Azalarımıza
da oruç tutturabiliyor muyuz?
5. Ramazan
bizim için ibadet ayı mı yoksa israf ve gösteriş ayı mı?
6. Oruç
tutmanın hikmetleri üzerine birkaç kelam.
1. RAMAZAN NEDİR?
Oruç tutmanın farz olduğu hicri yılın dokuzuncu ayına Ramazan
denilmektedir. (Muharrem, Sefer, Rabiulevvel, Rabiulahir, Cemaziyelevvel,
Cemaziyelahir, Recep, Şaban, Ramazan, Şevval, Zilkade, Zilhicce) Hz.İbrahim’in
soyundan olan müsta’ribe arapları tarafından da ramazan ismi bu ay için
kullanılmaktaydı. Yani İslam gelmeden önce de ramazan ayı vardı. Ramazan
kelimesinin kök anlamıyla ilgili olarak oruç tutulan bu ayda açlık ve
susuzluğun etkisiyle insanın içinin yandığı, orucun hararetiyle günahların
yakıldığı, güz yağmurlarının yeryüzünü yıkadığı gibi ramazan orucunun da
müminleri günahlardan yıkayıp temizlediği için bu aya ramazan isminin verildiği
yönünde bazı kitaplarda yer alan açıklamaların İslam’dan sonra orucun
etkilerine bakılarak yapıldığı ve tarihi bilgilerle pek örtüşmeyen
yakıştırmalar olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü hicri takvimde yer alan ay
isimlerinin İslam’dan önce kullanıldığında kesinlikle şüphe yoktur. İslam’dan
önce oruç olmadığına göre bu yaklaşımlar asılsız ve yanlıştır. (DİA 34, s. 434)
RAMAZAN AYININ ÖNEMİ NEREDEN GELMEKTEDİR?
Kur’ân-ı Kerim’de adı geçen ve değerine vurgu yapılan yegâne ay,
Ramazan ayıdır. Orucun farz kılındığını bildiren ayetlerin hemen ardından
ramazan ayı için, insanlara doğru yolu gösteren ve hakkı batıldan ayıran
Kur’ân’ın indirildiği ay olduğu belirtilir ve bu aya ulaşanların oruç tutması
emredilir.
شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذٖٓي اُنْزِلَ فٖيهِ
الْقُرْاٰنُ هُدًى لِلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدٰى وَالْفُرْقَانِۚ فَمَنْ
شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُؕ
(Oruçlu geçirmeniz gereken zaman dilimi) o Ramazan ayıdır ki; doğru
yolu gösteren ve hakkı batıldan ayıran (ilahi kitap)lardan (biri) olan Kur’ân,
nice açık deliller ve insanlar için bir hidayet (rehberi) olarak kendisinde
(bulunan Kadir gecesinde) indirilmiştir. Artık içinizden kim o ayda bulunursa
onu oruçlu geçirsin.
Bu aya kıymet kazandıran en önemli
hadise, Hz. Peygamberin en büyük mucizesi,
dünya ve ahiret saadetine götüren en güvenilir kılavuz olan Kur’ân’ın bu
ayda indirilmeye başlanmış olmasıdır. İnsanlığın ufuklarını karartmış olan
bilgisizlik, delalet ve vahşet bulutları, bu ayda sevgili peygamberimizin
şahsında bütün insanlığa gönderilen Kur’ân-ı Kerim’in evrensel mesajlarıyla
dağılmış, cehaletin yerini bilgi, haksızlığın yerini adalet ve düşmanlığın
yerini de sevgi ve barış almıştır.
Kur’ân’da da “Haram Aylar” diye
anılan ve Araplarca hürmet edilen, kan dökülmesi ve savaşılması yasak olan dört
haram ayın (Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Receb) bir ayrıcalığı vardı,
ancak Ramazan ayının böyle bir özelliği yoktu. Onu değerli ve ayrıcalıklı
kılan, insanlığa gönderilen son rehber kitap Kur’ân-ı Kerim’in bu ayda
indirilmesi, bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesinin bu ayda olması, temel
ibadetlerden olan oruç farizasının bu ayda tutulması, teravih, mukabele,
itikâf, iftar, sahur ve fıtır sadakası gibi önemli sünnetlerin hep bu ayda
yaşanmasıydı. Nasıl “şerefü’l-mekân bi’l-mekîn” yani bir mekânın şerefi,
orada yaşayan kimseler sayesinde gerçekleşir ise, aynı durum, zaman için de söz
konusuydu. Son Peygamber (sav) Yesrib’e teşrifiyle orayı nasıl “Medine-i
Münevvere” hâline getirdiyse, son kitap olan Kur’ân-ın bu ayda inmesi de,
sıradan bir ay olan Ramazan’ı “Mübarek ay” yapmıştır.
Allah’ın âlemlere rahmet olarak
gönderdiği, yaratılmışların en şereflisi, Allah’ın en sevgili kulu, insanların
yüksek ve en mükemmel ahlak örneği, peygamberlerin sonuncusu olan Hz.
Muhammed’e (sav) peygamberlik görevi bu mübarek ayda verilmiştir.
Ramazan, oruç
ayıdır. Ramazan, Kur’ân ayıdır. Ramazan, takva ayıdır. Ramazan, Allah’ı
yüceltme ayıdır. Ramazan, şükür ayıdır. Ramazan, doğruyu bulma ayıdır. Ramazan,
tevbe ayıdır. Ramazan, itikâf yani tefekkür ve taabbüd ayıdır. Ramazan, Allah’ın
koyduğu sınırları gözetme ayıdır. Ramazan, bin aydan daha hayırlı olan Kadir
gecesini içinde saklayan bir aydır.
2. RAMAZAN AYINI NASIL KARŞILAMALIYIZ?
Önceden ecdadımız Osmanlı’da ramazan
ayı geldiğinde halk bayram ederlermiş. Af, mağfiret, rahmet ve bereket ayına
kavuştuk diye şükürlerde bulunurlar ve bir birlerini tebrik ederlermiş. Ramazan
bitimine yakın, sanki evlerde cenaze varmış gibi matem esermiş. Elveda Ey Şehri
Ramazan mahyaları camileri süslermiş.
Bir zamanlar RAMAZANIN gelişine
sevinen dedelerimizin şu an, RAMAZANIN gelişiyle üzülen nesillerini
yetiştirdik. Ramazanın içinde ağlayamayanlar,
Ramazanın bereketini idrak edemeyenler Ramazanı şerife girerken ağlıyorlar.
Bağdat’ta, Şam’da, Doğu
Türkistan’da, Arakan’da anneler bu gece onlar da sahura kalkacaklar, yarın
akşam onlar da iftar edecekler. Geçen yıl iftar sofrasına hurma getiren
çocukları zalimlerce öldürülmüş kabirdeler… Onlar kabirdeki çocuklarına
ağlayacaklar. Biz evimizde rahat yemek yerken, Müslüman olarak onların acısını
duyabilecek miyiz?
Ramazan bizi kucaklayacak, bizi
terbiye edecek mi? Acaba melekler manevi halleriyle bizlere de gelerek Hz. Ebu
Bekirleri, Hz. Ömerleri manevi olarak tebrik ettikleri gibi bizleri de tebrik
edecekler mi?
Ramazanı nasıl karşılıyoruz?
a) Hacca gitmiş babamızı karşılıyor gibi sevinçle
karşılıyor muyuz?
b) Askerden gelen oğlumuzu karşılıyor gibi karşılıyor
muyuz?
c) Gurbetten dönen eşimizi karşılıyor gibi karşılıyor
muyuz?
d) Ailemizde ramazan geldiği için sevinç mi hâkim
yoksa hüzün mü?
e) Çocuklarımıza ramazan bilincini küçük yaşta verebildik
mi?
f) Çocuklarımız oruç tutmadıkları zaman vicdanımız
sızlıyor mu?
g) Çocuğumuzun okuluna veya işine verdiğimiz önemi
Ramazan orucunu tutuyor mu diye de gösterebiliyor muyuz?
h) Küçük yaşta çocuklarımıza, evimizde eşimize veya
torunlarımıza İslam’ın beş şartından biri olan orucu sevdirebildik mi? Oruçla
ilgili hükümleri öğretebildik mi?
i) Yılbaşında evini, dükkânını vs. süsleyen Müslüman.
Ramazan geldiği için evini de süsledin mi?
j) Eğer Kur’ân okumayı bilmiyorsam Kur’ân’ın indiği ay
olan Ramazan ayında öğrenmek için çabalayacak mıyım?
3. RAMAZAN’IN
BAŞLICA ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
Müslümanlarca
sabır, ibadet, rahmet, mağfiret ve bereket ayı olarak kabul edilen, büyük bir coşku
ve heyecanla karşılanan RAMAZAN ayının başlıca özelliklerini şu şekilde
sıralayabiliriz:
a) Kur’ân-ı
Kerim bu ayda indirilmeye başlanmış olup âyet ve hadislerde bin aydan daha
hayırlı olduğu bildirilen (el-Kadir 97/3; Nesâî “Sıyâm”,5) Kadir gecesi bu ayın
içindedir.
b)
İslam’ın beş şartından biri olan ve müminleri kötülüklerden arındırıp manevi
anlamda temizleyen oruç, bu ayda tutulmaktadır.
c)
Geçmiş günahların bağışlanmasına sebep olur.
مَنْ صَامَ رَمَضَانَ إِيمَانًا وَاحْتِسَابًا
غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ. Ebû Hüreyre"den rivayet edildiğine göre,
Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Kim inanarak ve karşılığını
Allah"tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.”(Buhârî,
Îmân, 28)
d) Ramazan ayında
cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur.
* إِذا جَاءَ رَمَضَانُ، فُتِحَتْ
أَبْوَابُ الجنَّةِ، Ramazan geldiğinde cennetin kapıları açılır.
(Buhârî 1898)
* إذا جاء رمضانُ فُتِّحَتْ أبوابُ الرحمةِ ، و
غُلِّقَتْ أبوابُ جهنَّمَ ، و سُلسِلَتِ الشياطينُ *
Ramazan ayı girince gökyüzünün kapıları açılır, cehennem kapıları
kapatılır ve şeytanlar zincire vurulur. (Buhârî 1899)
e) Oruç, cehennem ateşine karşı bir kalkandır.
الصِّيَامُ جُنَّةٌ فَلا يَرْفُثْ وَلا يَجْهَلْ وَإِنْ
امْرُؤٌ قَاتَلَهُ أَوْ شَاتَمَهُ فَلْيَقُلْ إِنِّي صَائِمٌ مَرَّتَيْنِ
Oruç, cehennem ateşine karşı bir
kalkandır. Oruçlu olan kimse kötü söz söylemesin ve cahil bir kimsenin yaptığı
cahilâne hareketlerde bulunmasın. Eğer birisi kendisi ile kavga etmeye kalkarsa
veya kendisine söverse iki kere “Ben oruçluyum.” desin. (Buhârî 1894)
Yüce Allah, her derde bir deva
verdiği gibi, her kötülüğe karşı da bize bir korunma vasıtası vermiştir ki oruç
ibadeti de bunlardan biridir. Nitekim sevgili peygamberimiz (sav) orucun bu koruyucu
özelliğini güzel bir benzetme ile şöyle açıklamıştır: “Oruç bir kalkandır.”
Bilindiği gibi kalkan eskiden savaşlarda insanı düşmanın kılıcından koruyan bir
vasıta idi. Oruç da Müslüman’ı düşmanı olan şeytana karşı korumaktadır.
Müslüman’ı, dünyada günah işlemekten, ahirette de cehennem ateşinden koruyan
bir vasıtadır.
Dünyada her kötülüğün başı Allah’ı
unutmak ve sorumluluk duygusunu kaybetmektir. Oruç ise bize daima Allah’ı
hatırlatır ve sorumluluk duygusunu geliştirir.
f) Oruç tutanlar Reyyan kapısından cennete girer.
إِنَّ فِي الجَنَّة بَابًا يُقَالُ لَهُ: الرَّيَّانُ،
يدْخُلُ مِنْهُ الصَّائمونَ يومَ القِيامةِ، لاَ يدخلُ مِنْه أَحدٌ غَيرهُم،
يقالُ: أَينَ الصَّائمُونَ؟ فَيقومونَ لاَ يدخلُ مِنهُ أَحَدٌ غَيْرُهُمْ، فإِذا
دَخَلوا أُغلِقَ فَلَم يدخلْ مِنْهُ أَحَدٌ متفقٌ عَلَيْهِ
Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır. Bu kapıdan kıyamet gününde
sadece oruç tutanlar girecektir. Onlardan başka hiç kimse bu kapıdan
giremeyecektir. Kıyamet günü: “Oruç tutanlar nerede?” diye sorulacak. Oruçlular
ayağa kalkacak ve bu kapıdan geçip cennete girecek. Onlar girdikten sonra bu
kapı kapanacak ve o kapıdan bir daha kimse giremeyecek. (Müttekekun aleyh)
Oruç tutmaya özel önem verenlerin, çok oruç tutanların reyyân
isimli kapıdan çağırılması, onlara özel bir ikrâmdır. Zira reyyân,
"atşân"ın tam karşıtı bir anlam ifade etmektedir. Atşân,
"susuzluktan yanmış"; reyyân, "suya kanmış" demektir.
Yalnızca dünyada oruç tutarken susuzluk çekenlerin bu kapıdan girecek olmaları
ve o kapıdan onlardan başka hiç kimsenin giremeyecek olması gıpta edilmeye
layık bir üstünlüktür.
Bazı önemli amellerin özel konumuna işaret edilmek üzere, onların
cennete giden yol güzergâhlarında, sekiz cennetin adedine uygun olarak, söz
konusu amellerle ilgili ismi olan sekiz ayrı giriş kapısından söz edilmiştir. Namaz
kapısı, Oruç/Reyyan kapısı, Sadaka/zekât kapısı, Hayır/Cihad kapısı,
Tevbe kapısı gibi değişik hadislerde bu kapıların isimleri zikredilmiştir. Aslında
prensip olarak cennete gidenlerden her biri cennet kapılarındaki amellerin
hepsini veya önemli bir bölümünü yaptığına göre, bu kimselerin hangi kapıdan
gireceği hangi kıstaslara göre yapılmaktadır? diye sorulursa.. Nevevî bu soruyu
şöyle açıklamıştır. Her insanın belli bir amelde ileri gitmesi, onda terakki
etmesi, o konuda derinleşmesi söz konusudur. İşte, her insan, en çok temayüz
ettiği amelin adıyla anılan kapıdan çağrılır. Bu kimsenin o kapıdan çağrılması,
onun temayüz ettiği güzel amellerinin bir ilanı da olmuş olur.
g) Oruç ibadeti sadece Allah içindir. (Gösterişi olmaz.)
كُلُّ عَمَلِ ابْنِ آدَمَ لَهُ إِلَّا الصِّيَامَ،
فَإِنَّهُ لِي وَأَنَا أَجْزِي بِهِ،
Hadis-i Kudsî:
Allah azze ve celle şöyle buyurdu: “Ademoğlunun işlediği her hayır ancak
kendisi içindir; ama oruç ise benim içindir ve onun karşılığını bizzat ben
veririm. (M.aleyh)
Hz. Peygamber: “Allah sizin dış görünüşlerinize ve mallarınıza
bakmaz, bilakis kalplerinize ve amellerinize bakar.” buyurmuştur. Ayrıca “ “Ameller ancak niyetlere göre
değer kazanır.” buyurmuştur. İnsanın yaptığı ibadetlere riya, gösteriş,
desinler veya kendini beğendirme arzusu karışabilir. Ancak oruç ibadetinde bu
yoktur. Çünkü kişinin oruç tutup tutmadığını ancak kendisi bilir. Yani tenha
bir yerde yiyerek, ben oruçluyum diye insanları kandırabilir. Bu sebeple gerçek
manada tutulan oruç ancak ve ancak Allah içindir ve mükâfatı ise cennettir.
4. AZALARIMIZA
DA ORUÇ TUTTURABİLİYOR MUYUZ?
“مَنْ لَمْ يَدَعْ قَوْلَ الزُّورِ وَالْعَمَلَ بِهِ، فَلَيْسَ
لِلَّهِ حَاجَةٌ فِى أَنْ يَدَعَ طَعَامَهُ وَشَرَابَهُ.”
(Oruçlu
olduğu halde) Yalanı ve yalana göre hareket etmeyi terk etmeyenin yemeyi içmeyi
bırakmasına Allah'ın ihtiyacı yoktur! (Allah onun aç kalmasına değer vermez).
(Buhârî savm)
رُبَّ صَائِمٍ لَيْسَ لَهُ مِنْ صِيَامِهِ إِلاَّ
الْجُوعُ. وَرُبَّ قَائِمٍ لَيْسَ لَهُ مِنْ قِيَامِهِ إِلاَّ السَّهَرُ
Oruç
tutan nice kimseler vardır ki oruçtan nasibi sadece aç kalmaktır. Geceyi
ibadetle geçiren nice kimseler vardır ki kıyamdan nasibi sadece uykusuz
kalmaktır. (İbn Mace Sıyam)
Sadece
aç kalarak oruç tutuyorsak yani oruç bizde ahlaken bir değişiklik yapmıyorsa
biz oruç tutmuş sayılır mıyız? Kendimize şu soruları mutlaka soralım.
a) Oruçluyken yalan konuşuyor muyum?
b) Yalan ile ticaret yaparak milleti kandırıyor muyum?
c) Ölçü tartıda hile yapıyor muyum? وَيْلٌ لِلْمُطَفِّفٖينَۙ Ölçü
ve tartıda hile yapanlara yazıklar olsun. (Mutaffifîn 83/1) Ticaret yaparken bu
ayeti hatırlıyor muyum?
d) Günah işliyor muyum? Oruçluyken günahı terk ettim mi yoksa günahta
ısrarcı mıyım?
e) Agresif tutum sergileyerek herkesi kendimden nefret ettiriyor
muyum?
f) Oruç tutuyorum diye evimde terör estiriyor muyum?
g) Oruç ahlakımızı güzelleştirdi mi?
5. RAMAZAN
BİZİM İÇİN İBADET AYI MI YOKSA İSRAF VE GÖSTERİŞ AYI MI?
İftarda ve sahurda yediklerimizin
resimlerini facebookta veya twitterde paylaşarak herkese reklam mı yapıyoruz.
Yoksa gerçekten yemeklerimizi fakirlerle mi paylaşıyoruz.
Ramazanda süpermarket kuyruklarında
mı vakit harcıyoruz yoksa Bedir savaşını Ramazan ayının 17. Günü 4 kiloluk
kılıçlarla oruçlu olarak yapan sahabeler gibi mi oruç tutuyoruz.
Biz ramazanı değil, Ramazan bizi
değiştirmelidir. Değişmek için Ramazanın manevi atmosferine ruhumuzu teslim
etmemiz gerekmektedirç Tarih boyunca dinler, dinlerin ibadetleri bizi
değiştirmeye gelir ama insanlar onları değiştirmeye çalışır. Onun için
özellikle Ramazan aylarında dikkatli olmalıyız. Ramazanı bir eğlence sektörüne
dönüştürerek onun ruhunu incitmemeliyiz. Yardımlaşma, dayanışma ve
kaynaşmaya aracı olması gereken ramazan ruhu, israf ve gösteriş dolu
resepsiyonlar, belediye organizasyonları ve lüks otel restoranlarında
gösterişli iftar ve sahur programları ile dini amaçtan uzaklaştırılmamalıdır.
Kısaca Ramazanı gösteriş ve eğlenceye dönüştürerek, onun muazzez ruhunu incitmemeliyiz.
6. ORUÇ
TUTMANIN HİKMETLERİ NELERDİR?
"Orucun
en temel hikmeti nedir?" Orucun farz kılındığını belirten âyet şöyle
diyordu: "Ey iman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi size
de farz kılındı. Ola ki [Allah'a karşı gelmekten] sakınırsınız." (Bakara,
183) Evet... Orucun farz kılınmasının en büyük hikmeti, bizi takvaya ulaştıran
bir vasıta olmasıdır. Takva ise "Allah'ın emirlerini yerine getirmek ve
yasaklarından kaçınmak suretiyle kişinin kendini korumaya alması, Allah ile
arasını bozmaktan sakınması" anlamına gelmektedir.
Şimdi
de şunu soralım: Oruç bizi nasıl takvaya ulaştıracak? Oruç anında yasaklanan
şeylere bakalım: Yeme-içme, ilişkide bulunmak. Bunların temel özelliği insanın
kendisinin ve soyunun hayatının devam etmesi için zorunlu olan şeyler.
Yeme-içme olmazsa insan yaşayamaz. Meşru ölçüde karı-koca ilişkisi olmazsa
insanın soyu devam edemez.
Oruçluyken
kişi en zaruri olan şeyleri bir ay boyunca tan yerinin ağarmasından güneşin
batışına kadar olan sürede, yani günün en cafcaflı zamanında terk etmekle sınanmaktadır.
Oruç gün içine yayılan ve dışarıdan bakıldığında tespit edilmesi mümkün olmayan
bir ibadettir. Mesela evde ve tek başınızasınız. Diliniz damağınıza yapıştı,
karnınız açlıktan zil çalıyor ama daha iftara 10 saat var. Siz biliyorsunuz ki
Allah (c.c.) sizi her an görüp gözetmekte. Hiç kimsenin olmadığı anda da o
sizin yanınızda. Buzdolabındaki buz gibi suya eliniz uzanamıyor, yemeğe eliniz
uzanamıyor. Oruç sizde öyle bir bilinç hali oluşturuyor ki “bu bana yasak” diyorsunuz
ve Allah'ın emir ve yasaklarına karşı gelmekten uzak duruyor, kendinizi
frenliyorsunuz. İşte takva tam da budur.
Bir
ay boyunca zorunlu olan ihtiyaçlarını terk etmeye alışan insana oruç şunu
diyor: Ey insan, Sen, Rabbin istedi diye yemeyi-içmeyi, meşru ilişkiyi terk
edebiliyorsun. Öyle ise haram olanı haydi haydi terk edebilirsin. Yemeği ve
suyu terk edebiliyorsan haram yiyecekleri, içkiyi de terk edebilirsin. Helal
ilişkiyi terk edebiliyorsan zinayı haydi haydi terk edebilirsin. Böylece
"zorunlu / helali terk etme bilinci" gelişmiş insan "zorunlu
olmayan / haram olan şeyleri terk etme" konusunda bir eğitim almış oluyor.
Bir
ay boyunca helali terk etmeye alışmış insan, bu bir aylık eğitime rağmen Ramazanda
veya sonrasında haram olan bir eylemi yapması o işe gitmesi orucun mantığının /
hikmetinin / felsefesinin hiç kavranmamış olduğunu gösterir.İşte tam da bu
gibiler için Allah Resûlü şöyle buyuruyor: "Nice oruç tutanlar vardır ki
onların oruçtan yegâne payı aç ve susuz kalmaktır. Nice kıyama duranlar [namaz
kılanlar] vardır ki onların bu kıyamdan payı yorgun /uykusuz düşmektir."
(Müsned, İbn Mâce) (Soner Duman/1.Ramazan.1443/02.Nisan.2022/Cumartesi)
a) Oruç insana
sabırlı olmayı öğretir. Oruç insanın aşırı isteklerine ve ihtiraslarına
engel olur. Oruç tutanlar daha sabırlı ve metin olur. Peygamberimiz (sav) الصِّيَامُ نِصْفُ الصَّبْرِ oruç
sabrın yarısıdır, buyurmuştur. Oruç, bir sabır sınavıdır. İnsan oruçlu iken
önünde duran yemeğe elini uzatmaz. Oruçlu olduğu sürece açlığa,
susuzluğa ve her türlü günah ve kötülüğe karşı sabreder.
b) Oruç
sağlığı korur. Hz. Peygamber (sav) صوموا تصحوا “Oruç tutunuz, sıhhat bulunuz.” buyurmuştur. Senenin
diğer aylarında devamlı çalışan ve yorulan mide, oruç aracılığıyla dinlenme
imkanı bulur. 1940 Nobel Tıp Ödülünü kazanan ünlü bilim adamı Dr. Alexis
Carrel, oruç sırasında organizmalarda depo edilmiş besin maddelerinin
harcandığını, sonradan bunların yerine yenilerinin geldiğini, böylece bütün vücutta
bir yenilenme olduğunu anlatarak orucun sağlık bakımından çok faydalı olduğunu
söyler.
Fransız
Profesör Pierre Moulin şöyle der: “İslam dünyasının en yararlı kurumlarından
biri oruçtur. Oruç bedenin hem fiziksel hem de ruhsal dinlenişidir. Dokuları
temizler, birikmiş toksinleri ve zehirleri atar. Müslümanlar böylece her yıl
bir ay bedenlerini dinlendirirler. Hristiyan dininde orucun bulunmaması büyük
bir kayıptır.”
c) Oruç
nimetlerin kıymetini öğretir. İnsan elinde olan nimetlerin kıymetini ancak
bunlar elinden çıktıktan sonra anlar. Oruç tutarak bir süre bu nimetlerden uzak
kalan insanın gözünde bu nimetlerin değeri daha iyi anlaşılır.
d)
Oruç merhamet duygularını geliştirir. Hayatında açlık nedir bilmeyen
varlıklı bir insan, yoksulların çektiği açlık ve sıkıntıyı gereği gibi
anlayabilir mi? Onların çektiği ıstırabı yüreğinde duyabilir mi? Ebetteki gereği
gibi duyamaz. Fakat bu insan oruç tutarsa, açlığın ne olduğunu bizzat tatmış
olur.
Zenginler
oruç sayesinde fakir ve yoksulların durumunu daha iyi anlarlar. Böylece
bireyler arasında yardımlaşma, acıma, şefkat ve merhamet duyguları gelişir.
e) Oruç
ahlakımızı güzelleştirir. Oruç belli bir süre aç kalma olayı değildir. Oruç
köklü bir irade terbiyesi, insanı kötü alışkanlıklardan temizleyen, insana iyi
huylar kazandıran bir ahlak eğitimidir. Oruç toplumun ahlaki hayatını
değiştirir. İyiye ve güzele götürür.
f) Oruç
kötülüklerden korur. İlahi bir emir olduğu için ramazanda kendisine helal olmayan
şeyleri yapmayan kimse harama hiç yaklaşamaz.
ÖMRÜ
RAMAZAN OLANIN AHİRETİ BAYRAM OLUR.
Hazırlayan: Nuri İLKATMIŞ